ASHABI KEHF, NEDEN ALLAH TARAFINDAN ÇOK SEVİLDİ?

ASHABI KEHF, NEDEN ALLAH TARAFINDAN ÇOK SEVİLDİ?

ASHABI KEHF, NEDEN ALLAH TARAFINDAN ÇOK SEVİLDİ?

Soru: Hocam selamun aleyküm. Ashabı Kehf'in Allah tarafından bu kadar sevilmesinin sebebi nedir? Adına Kur'an'da sure indirilmiş mesela.

Cevap: Ve aleyküm selam

Ashabı Kehf (Mağara kardeşleri), yaptıkları bir tek amel sebebiyle Allah'ın sevgilisi olmuşlardır.  O da "O halde Allah’a kaçın..." hükmü gereği kötülüklerin arasından kaçıp Allah'a hicret etmektir. (Zâriyât 50)
 
Rabbimiz Teala, Kehf suresinde o arkadaşlardan bahseder:
 
"...Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık." (Kehf 13)
 
Müceddid İmamı Rabbani (rahmetullahi aleyh), bu salih gençler hakkında Mektubat'ında şöyle der:
 
"...Dünyânın bugünkü hâlinde, Onun sünnet-i seniyyesine uymakla şereflendirilenler, ne kadar bahtiyârdır. Onun dînine inanan, Ona ümmet olanın, az bir iyiliğine katkat sevâb verilir. Eshâb-ı Kehf (rahmetullahi aleyhim ecmaîn), bir güzel iş yapmakla, yüksek derecelere kavuşdu. Bu işleri de, din düşmanları, her tarafı kapladığı vakit, kalblerindeki îmânı korumak için, başka yere hicret etmeleri idi. Bugün, O'na îmân edip, az bir ibâdet yapmak, sanki düşman saldırıp, her tarafı kapladığı zamanda, askerin, az bir hareketinin çok kıymetli olmasına benzer. Sulh zamanında, askerin, bundan katkat fazla çalışması, böyle kıymetli olamaz.
 
Muhammed “aleyhisselâm”, Allahü teâlâ'nın mahbûbu olduğu için, O'nun izinde giden, mahbûbluk derecesine yükselir. Çünkü, muhib [ya’nî aşık], sevgilisinin ahlâkını, alâmetlerini kimde görürse, onu da sever. Ona uymıyanların hâlini, bundan anlamalı!
 
Fârisî beyt tercemesi:
 
Muhammed “aleyhisselâm”, yüzü suyudur cihânın, kapısının toprağı olmıyan, toprak altında kalsın!
 
Eshâb-ı Kehf (rahmetullahi aleyhim ecmaîn) gibi hicret edemiyen, bâtın yolu ile hicret etmeğe çalışmalıdır.  Düşmanlar arasında bulunurken, gönülleri, onlardan ayrı, uzak olmalıdır. Allahü teâlâ, bu sûretle de, saâdete kapıları açabilir..." (İmamı Rabbani, Mektubat 44. Mektup)