SOHBETLERE GELEMİYORUM VİCDANIM RAHAT DEĞİL!

SOHBETLERE GELEMİYORUM VİCDANIM RAHAT DEĞİL!

SOHBETLERE GELEMİYORUM, VİCDANIM RAHAT DEĞİL!

Soru: Es selamü aleyküm hocam

Uzun zamandır sohbetlerinize gelemiyorum. İnternetten izliyorum ama o meclise girmek gibi olmuyor. Orası başka. Dünya koşuşturması bizi oyalıyor, saatleri denk getiremiyorum. Her gelmek istediğimde bir engel çıkıyor. Vicdanım rahat değil hocam. Bu fakire dua buyrun.

Cevap: Ve aleyküm selam ve rahmetullah kardeşim

"Ey insan! Lütfu bol olan Rabbine karşı seni ne aldattı?" (İnfitar 6)

Geçici olan bir yaşamın hangi parçası sonsuz olan bir hayattan daha değerli olabilir? Devamlı surette iniş çıkışların olduğu bu dünyadaki hangi kariyer, müslümanlık kariyerimizden daha önemli olabilir?
Önceliklerinizi gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi? Bu fani alemde, Allah'ın rızasının önüne koyabildiğiniz o önemli şeyi(!) bana da söyleyin, ben de öğreneyim.
 
Bir müslüman, Resulullah aleyhisselamın en kuvvetli sünneti olan sohbet sünnetine nasıl iştirak edemez? Onu ne engelleyebilir?
 
Biz, ceddimiz Osmanlı'nın bize bıraktığı bu bereketli topraklarda, genç kardeşlerimize nezih ve temiz Ehli sünnet itikâdımızı öğretmeye çalışıyor ve imanlarını kurtarmak için uğraşıyorken, siz nerdesiniz? Daha önemli(!) hangi işlerle meşgulsünüz?
 
Suud güdümlü Selefiler, İngilizlerin kurduğu Vehhabilik denilen kanlı ideolojiyle gençlerimizi zehirleyip vatanına - milletine düşman ederken, siz neyin peşindesiniz? Hangi ticaretiniz bu kardeşlerimizi düştükleri bataktan kurtarmaktan daha önemli olabilir?
 
İran güdümlü Şii'ler, değişik takiyeler ve düzmece isimlerle ülkemize sızmış ve Resûlullah'ın sahabelerine küfürler ederken, hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Yoldaki bir adam annenize küfretse gırtlağına sarılırsınız. Kurân'ın annesi Âişe anamıza kötü kadın deyip küfredenler, sizi rahatsız etmiyor mu Allah aşkına? Yoksa fareler mi kemirdi vicdanınızı?
 
Paralel güdümlü diyalogçular, papazlara ve hahamlara içki masalarında Kur'an ziyafeti(!) verirken, sırf kafirlere yaranalım diye imanın şartını altıdan ikiye indirerek bu milletin gençlerini gavur ederlerken, sizin hesabınız nedir? Allah'ın bozulmayan kelimeleri hürmetine bana bi anlatın!
 
Avrupa güdümlü modernistler, 'Hadislere gerek yoktur, Kur'an bize yeter!' hezeyanıyla hergün yeni sahte peygamberler üretirken, siz hangi dükkanda neyi satıyorsunuz? Bu Peygamber düşmanlığının, bir veba gibi sizin evinize de girmeyeceğinden emin mi oldunuz?
 
Hoca görünümlü tahrifçiler, Allah'ın Peygamberini hiçe sayarken, sahabelere iftiralar ederken, alimlerimizi aşağılıyor ve haklarında yalanlar düzüyorken, bugün kaç parça mal sattınız; kârda mısınız, zararda mısınız, merak ediyorum?
 
Cihad meydanında kelleyi koltuğa almış tüm bu iç düşmanlarla savaşırken, ne hazin ki etrafımda davayı anlayan kimseyi bulamıyorum.
Kılıç kuşanmaktan korkuyorsanız, bari kalkan tutun da, sırtımı kollayın. Ki öldüğümüz zaman Resûlullah'ın ve dedelerimizin yüzüne bakabilelim...
 
Paranızı istemiyorum,
Malınızı istemiyorum,
Oyunuzu istemiyorum,
Övgünüzü ve hürmetinizi istemiyorum,
Hediyenizi bile kabul etmiyorum.
Sizden sadece şunu bekliyorum:
Peygamberimin kırk tane sözünü ezberleyin ve söyleyin.
İşte o zaman, etrafınızdaki zombilerin insana dönüştüğünü göreceksiniz...